Sevgili Fenerbahçeliler, Değerli Kongre Üyelerimiz, Canlı Yayınımıza Konuk Olan Sevgili Destekçilerimiz;
Sevgili Atamızın İzmir’e tarihindeki ikinci ziyaretini 1907 yılında yapmasıyla özel, tarihi, iklimi ve coğrafyası ile güzel şehrimiz İzmir’de bulunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Bu akşam bize desteklerini göstermek üzere civar il ve ilçelerden, Aydın’dan, Manisa’dan Uşak’tan Denizli’den İzmir’e akın eden tüm Fenerbahçelilere şükranlarımızı sunuyoruz. Ekip arkadaşlarım, İzmir ile ilgili organizasyon hazırlıklarına başladığında, rakamı bin civarı olarak belirlemişti. Bugün görüyorum ki, salona sığmakta güçlük çekiyoruz. 5 binin üstünde renktaşımızla birlikteyiz. En büyük gücümüz ve motivasyonumuz, coşkunuz, tutkunuz ve bize olan koşulsuz desteğiniz.
Çok teşekkür ederiz.
Bugün bizi bir araya getiren sarı lacivert renklere duyduğumuz sevgi, aşk, tutku. Nasıl tarif ederseniz… Ancak bir yandan da hayat tüm gerçekliği ile devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, vatanımızın birlik, beraberlik ve bekası için kahramanca savaşarak canlarını ortaya koyuyorlar. Ülkemizin çok değerli 6 evladı bugün Eruh’ta şehit oldu, 7 askerimiz yaralandı, bizlerin de canı çok yandı. Keza yine evlatlarımız Afrin’de çok zor koşullarda görevlerini layıkıyla yerine getiriyorlar. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin çok değerli evlatlarına, bu kutsal yolda başarı; şehitlerimize Allah’tan rahmet, ülkemize ve ailelerine sabır; gazilerimize acil şifalar diliyoruz. Tek temennimiz, evlatlarımızın muvaffakiyetle bir an önce yurduna, ailelerine dönmesi, dualarımız onlarla.
Ocak ayından bugüne kadar, gerek yoğun katılımlı toplantılarla, gerekse çeşitli davetler vesilesiyle yüzlerce, binlerce Fenerbahçeli ile bir araya geldik. Kendimizi anlatmaya, hayallerimizi en çok da sizleri dinlemeye çalıştık. Görüş, eleştiri ve tavsiyelerinizi önümüze koyduk, bize ulaşan pek çok öneriyi, bilgiyi, veriyi analiz ettik, kendimize kısa ve uzun vadeli hedefler çıkardık. Üyelerimiz ve taraftarlarımızla yaptığımız değerlendirmelerde şunu anladık: hepimiz aynı noktadayız, birçok konuda özlem, hasret ve beklentilerimizin aynı istikamette olduğunu gördük.
– Tıklım tıklım tribünlerimizi, maç öncesi Bağdat Caddesinde Kadıköy’de ve Anadolu’da on binlerin omuz omuza yarattığı sinerjiyi ve bayram havasını özledik.
– Hayatlarımızı maç takvimine göre planlamayı, şampiyonluk kutlamalarımız için sarı lacivert kumaşlar sipariş etmeyi özledik.
– Yüzbinlerce taraftarımızla, heyecan ve coşku içerisinde Bağdat Caddesi’nde takımımızı karşılamayı özledik.
– Evlerimize, işyerlerimize astığımız bayraklarımızla Türkiye’yi aylarca sarı-laciverte boyamayı özledik.
– Futbol takımımızın Avrupa’da bilinmesini, anılmasını özledik.
– Taraftarımızın kendini kulübümüze eşit mesafede hissettiği bir Fenerbahçe’yi özledik.
Kısacası, eski heyecanımızı, kenetlenmemizi ve ihtişamımızı çok ama çok özledik. Biz, bugüne kadar Fenerbahçemizin eşi benzeri olmayan gerçek potansiyelini harekete geçirdiğimiz takdirde Fenerbahçemizin nasıl bir kulüp olabileceğini anlattık. Bu dünyayı hayal ederken, stadını yenileyen, kulübüne tesis imkânları sunan, olimpik branşlarda başarılar yaşatan Sayın Başkan ve yöneticilerimizi hiç unutmadık.
Bundan daima gurur duyduk ve onlara şükranlarımızı ilettik. Hele ki başkanımızın önderliğinde, camiamızın 3 Temmuz kumpasına karşı eşine rastlanamaz, ezber bozan dik duruşu, her daim ülke tarihinde örnek olarak gösterilecek bir olgu olarak yerini almıştır. Biz bugüne kadar kirli muhalefet söylemlerinde hiç bulunmadık, bundan sonra da bulunmamak için her türlü gayreti göstereceğiz. Çünkü biz her şeyden önce Fenerbahçeliyiz, hepimiz aynı gemideyiz. Ancak başkan ve yönetimlerimizin camiamıza katkılarının hakkını sonuna kadar verirken, Fenerbahçemizin resmini de doğru bir şekilde çizerek, tarihimize doğru bir bakış açısıyla yaklaşıp, doğru yorumlamak da hepimizin sorumluluğudur. Fenerbahçe Spor Kulübü, tam 111 yıl önce kurulmuş, onurlu tarihiyle Türkiye’nin daima en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olmuştur. Bu şanlı kulüp, 111 yıl boyunca taraftarından aldığı güçle ülke sporumuzun bir numaralı başarı abidesi haline gelmiştir. Ülkemizde futbolun TFF tarafından ulusal olarak oynatılmaya başladığı 1923 yılından, 90’lı yılların sonuna kadar, Fenerbahçemiz her dönem rakiplerinin çok önünde şampiyonluk sayılarına sahip olmuştur. Maalesef sayılmayan 1959 öncesi şampiyonluklarda da rakiplerinden açık ara önde olan Fenerbahçemiz, 1959’dan sonra sayılmaya başlanan günümüz liginde de 90’lı yılların sonuna kadar her daim zirvede; 13 şampiyonlukla en yakın rakibimizin 2 şampiyonluk önündeydi. Ve bu başarılar sayesinde, taraftar sayımız da tarihimiz boyunca rakiplerimizden açık ara fazlaydı.
Milliyet Gazetesinin 16 Ekim 1973 yılında açıkladığı anketinde, Türkiye’nin yüzde 60’ından fazlasının Fenerbahçe taraftarı olduğu günleri yaşamış şanlı bir kulüpten bahsediyoruz.
Evet yanlış duymadınız, bu ankete göre, Türkiye’nin yüzde 60’ından fazlası Fenerbahçeliydi.
Yani Fenerbahçemiz kurulduğu günden 90’lı yılların sonuna kadar, bu ülkenin açık ara en başarılı, en çok taraftara sahip ve de bana göre en önemlisi; “en sevilen” kulübü olarak gelmiştir.
111 yıllık tarihiyle var olan bu şanlı kulüp, nice yüzyıllar daha var olacak ve kişilerden bağımsız şekilde sayısız başarılar kazanmaya devam edecektir. Önemli olan herkesin özlediği Fenerbahçe’sini gelecek nesillere taşıyabilmek! Taşırken de camiayı hak ettiği gibi büyütmek, sınırlarını aşmasına olanak tanımak. Zira kişiler gelir geçer, geriye her zaman Fenerbahçe kalır!
Bugün geldiğimiz noktada, Fenerbahçemizin geleceği için bazı saptamalar yapmayı da kendime sorumluluk addediyorum. Son 3-4 senede amiral gemi futbolda gelinen nokta hiçbirimizi mutlu etmiyor. Fenerbahçemizin, çok ama çok üzücü bir şekilde, en büyük gücü olan taraftarıyla arasındaki sıcak bağın eskisine oranla zayıfladığını, erozyona uğradığını içimiz acıyarak şahit oluyoruz.
“Taraftar ve tribün mühendisliği” de yine en can sıkıcı konuların başında geliyor.
Yeni nesilleri Fenerbahçeli yetiştirme konusunda da tarihimizde hiç olmadığı kadar ciddi bir uyarıyla karşı karşıyayız. Belki bugün bunu ölçüp tartamıyor olabilirsiniz ancak fark ettiğinizde çok geç kalınmış olabilir.
Özetle; yaşamış olduğumuz 3 Temmuz kumpasına karşı dimdik duruş sergileyen camiamız, son 3-4 yılda ise yönetimsel olarak, hem mali hem de değerler anlamında büyük bir erozyon yaşıyor.
Yarın çok geç olmadan elimizi taşın altına koymak zorundayız; GÜN BUGÜNDÜR…
İşte biz de bu nedenle, eski heyecan yeni kan ile TAM ZAMANI ŞİMDİ, diyoruz.
Peki göreve geldiğimiz taktirde, acil eylem planımız nedir?
4 Haziran itibariyle yol haritamız ne olacak?
Biz neler yapacağız, sizlere nasıl bir görev düşüyor?
Arzu ettiğimiz ve gecemizi gündüzümüze katarak sizlerle beraber ortaya çıkarmak istediğimiz Fenerbahçe nasıl bir Fenerbahçe?
İstanbul’daki toplantımızda açıklamıştık; bir kez daha vurgulamak istiyorum:
- Şeffaf, hesap veren, ayakları yere sağlam basan bir mali yapı ile her anlamda özgür bir Fenerbahçe
- Bu güçlü yapının yanında istikrarlı sportif başarısı ile ulusal ve global arenada yükselen, değerlenen bir Fenerbahçe.
- 1907’den bu yana taşıdığı ilke ve değerleri, çağdaş, vizyoner ve saygılı bir yönetimle gelecek nesillere taşıyan bir Fenerbahçe.
- Türk sporunun marka değerini yükselten öncü, her anlamda kıstas ve örnek bir Fenerbahçe.
- İyiliği, bereketi, umudu ve halkı temsil eden, bu temsil ve güçle toplumsal fayda sağlayan bir Fenerbahçe.
- Sosyal sorumlulukta da şampiyon bir Fenerbahçe.
- Ve her şeyden önemlisi, eleştiriye açık, demokrasinin tüm değerlerini yerine getiren, kutuplaştırmanın ve ötekileştirmenin değil, karşıt görüşlere tahammülün olduğu, hayat görüşü ve hayattaki rolü ne olursa olsun, dünyası Fenerbahçe olanların bir ve bütün olduğu, hedef birliği sağlamış, omuz omuza yürüyen bir Fenerbahçe.
Tüm bunların sonucunda da her nesle hitap eden, her nesli cezbeden bir Fenerbahçe.
Reçete açık: anca beraber, kanca beraber!
Özlediğimiz Fenerbahçe için, bulunduğumuz bu ruh halinden sıyırılıp, sahip olduğumuz müthiş potansiyeli ve aidiyet duygusunu harekete geçirerek, Fenerbahçe’mizi zirveye; ait olduğu yere yine hep birlikte taşıyacağız. Ne yönetimin ne de yönetimin elinde sihirli bir değnek veya bir tılsım yok. Bunları hep beraber sizlerle yapacağız.
Sizlerden evet destek bekliyoruz, kulübümüze sahip çıkmanızı bekliyoruz. Ancak bunları isterken önce maddi ve manevi bizim üzerimize ne düşüyorsa yapmamız gerekiyor ki, sizlerden de seferberlik isteyecek yüzümüz olsun. Bana hangi projelerimin olduğunu soruyorlar, ben de diyorum ki “ Tek bir projem var o da Fenerbahçe’yi tekrar şahlandırmak”.
Daha önce söylemiş olmama rağmen bir kez daha söyleme ihtiyacı duyuyorum.
- Göreve geldiğimiz takdirde, kulübümüzün kasasına çok ciddi bir sermaye girişi yapabilmek için 4 Haziran sabahı itibariyle çalışmalara başlayacağız.
- Olimpik şubelerimizin arttırılmış sponsorluklarla desteklenerek, her branşta zirvede olmak için tüm ihtiyaçları karşılanacak.
Sizlerden de bize bu yolda ilk günden itibaren destek olmanızı bekliyoruz. Kombine gelirlerimizi, Bu kitlesel hareketin ve inancın parçası olarak imkanlarınız dahilinde bir tek boş koltuk bırakmamanızı istiyorum. Fenerium cirolarımızı, yeni üyelikten gelecek kaynakları hep birlikte omuz omuza arttırmamız gerekiyor.
Sermaye girişinin yanında, artık sürdürülemez hale gelmiş finansman giderlerimizde tasarruf sağlamak için, piyasa değerlerinin çok üstünde olan faiz yükünü düşürüp, borç stoğumuzu yeniden yapılandıracağız.
Bunun yanında, şeffaflığa ve bilgi paylaşımına çok önem vereceğiz.
Popülist söylemlerle değil, kontrollü ve gerçekçi hareket edeceğiz ancak bu demek değil ki şampiyonlukların en büyük adayı olmaktan vazgeçeceğiz!
Amiral gemimiz futbol başta olmak üzere, her branşta yine şampiyonlukların 1 numaralı adayı olacağız.
Mali sorunlarımızın ana sebebi olan futbolda günü kurtarma zihniyetinden acilen uzaklaşmak zorundayız.
Yani futbol aklımızı ve direksiyondaki teknik direktörü sürekli değiştiren,
Buna bağlı olarak her sene bambaşka ihtiyaçlar için transferler yapan,
Yine buna bağlı olarak futbol kültürü ve oyun tarzını sürekli değiştiren,
Plansız programsız bir şekilde transferin son gününde alelacele, piyasa değerinin ve emsallerinin çok üzerinde transferler yapan
Kariyerinin son kontratına gelmiş yıldız oyuncuları kadroya katmaya çalışan,
anlayışı artık bir an önce değiştirmek zorundayız. Finansal tablolarımızın da gösterdiği gibi bu sürdürülebilir bir durum değildir.
Bunun için bir ekibimiz, zaman zaman benim de katıldığım uluslararası toplantılarla, Fenerbahçemizin uzun vadeli futbol aklını oluşturacak yapı için çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor.
İngiltere ve İspanya’da yaptığımız toplantılarda gördüğümüz modellerden hangisinin Fenerbahçemize daha uygun olduğunu, hangi altyapı modelinin meyvesini en kısa sürede alabileceğimizi araştırdık.
Kendi ihtiyaç ve özelliklerimize uydurabileceğimiz modeller vardır. Dolasıyla, başkaları yapıyorsa biz neden yapamayalım?
Kalıcı başarı ve istikrar için en büyük yatırımımızı scouting ve altyapı için yapacağız.
Kısacası, biz bir sistemden, futbol kültüründen, oyun tarzı olan, kendi futbolcularını yetiştiren, en etkin ve ekonomik şekilde transfer yapan istikrarlı bir kulüp yapısından bahsediyoruz.
Futbol konuşmuşken bir hususa da dikkatinizi çekmek ihtiyacı duyuyorum. Aslında kendimi mecbur hissettiğim için bu konulara değiniyorum.
İki gün evvel İzmir’de başkanımız konuşmasında şahsıma hitaben medyada çıkan bir habere değindi.
Bu haberde, başkan seçildiğim takdirde futbol takımının tüm oyuncularını satacağımı ifade ettiğimi söyleyerek “Hadi bakayım oynasın futbolcular” dedi.
Öncelikle bilmenizi isterim ki; hiç kimseye böyle bir ifadem olmadı.
Soruyorum size;
Takımın tamamını satmak hangi futbol kültüründe var?
Koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı, bilhassa FFP sınırlaması varken, buna gerçekten inanır mı?
Başkanlığı boyunca, asılsız haberlerden muzdarip olan sürekli açıklama ve yalanlama yapan Sayın Başkanımızın, ağzımdan böyle bir şeyin çıkmayacağını bilmesine rağmen, bunu dile getirmesi dahi düşündürücüdür.
19 Mart’taki konuşmamda, her şeyi benden biliyorlar, Allah korusun sportif başarısızlık olursa da benden bilecekler herhalde demiştim, yanılmışım!
Sportif başarısızlık olmadan bile bu konuda beni işaret ettiler.
Bu haber ilk değil, öncesinde de yine beni işaret eden olumsuz ve spekülatif haberler, söylemler ürettiler.
Bundan sonra da, ben ya da ekibimde olduğunu düşündükleri kişiler hakkında, bu tip haberleri artarak yapmaya devam edeceklerini tahmin ediyorum.
Aslında, bu son haber ve bununla beraber değerlendirdiğim,
- 16 aydır seçim çığırtkanlığı yapıyorlar
- Camiayı böldü, tebrik ediyorum
- Aykut Hoca Ali Koç’un adamı ile yemek yedi
Ve de son olarak; Tüm takımı satacak haberlerini bir bütün olarak analiz ettiğimde; Allah Korusun olabilecek sportif bir başarısızlığın mazeretinin altyapısını kurguladıkları sonucuna varıyorum. Şampiyonluğu başkanlığa tercih ederim.
Bu vesileyle, gerek adaylığımı açıkladığım gün, gerekse de sonrasında birçok kez dile getirdiğim bu önemli hususu bir kez daha tekrar etmek istiyorum; bizzat benim ağızımdan duymadığınız hiçbir şeye inanmayın.
Bu yüzden camiamıza sık sık uyanık olun, satır aralarını iyi okuyun çağırısı yapıyorum, buradan bu çağrıyı sizlere tekrar ediyorum.
Biz ise bu tahriklere kapılmadan, doğru bildiğimiz yönde ilerlemeye devam edeceğiz. Üzülmeyin bu tip olaylar bize daha çok şevk veriyor, bizi daha çok çalıştırıyor.
Sevgili Fenerbahçeliler;
Tarihi kongremize 2 ay kaldı. Sizlerin hatırlayacağı gibi sayın başkanımız beni bu onurlu ve kutsal göreve layık görmüştü. O dönemde Aziz Bey’le istişarelerimiz sonucunda bende zamanı geldiğinde elimi taşın altına koyacağım açıklamasını yapmıştım. Bunu söylerken, kesinlikle kafamda net bir tarih yoktu. Ancak ilerleyen süreçte yaşanan gelişmeler neticesinde adaylığım için en doğru zamanın bu seçimler olduğuna kanaat getirdim.
Bununla beraber; Sayın Başkanımız 2016 yılında Yüksek Divan Kurulu toplantımızda aday olmak isteyenlerin, tırnak içinde söylüyorum; “erkek gibi” ortaya çıkıp adaylığını açıklaması çağrısında bulundu. Ben de, Fenerbahçe için elimizi taşın altına koyma noktasında Sayın Başkanın da önerdiği gibi açık ve sarih bir şekilde bu göreve aday olduğumu açıkladım. Ancak maalesef aday olmam sebebiyle bugün koskoca Fenerbahçe camiasını bölmekle suçlanıyorum.
Biz en doğal demokratik hakkımızla, adaylığımızı mali genel kurulumuzda yineledik. O günden bugüne kadar da adımlarımızı Fenerbahçe menfaatlerini düşünerek attık. Birlik ve beraberliğimizi bozabilecek tek kelime etmedik. Tüm branşlarımızı ve takımlarımızı sonuna kadar destekledik, tüm camiamıza da tribünleri doldurma çağrısını sürekli tekrarladık. Zaten; Fenerbahçelilik bunu gerektirir.
Biz başkanımız ve yöneticilerimize de hiçbir zaman hiçbir yerde saygısızlık etmedik, kimseye de ettirmedik!
Ancak demokratik hakkımız gereği, adaylığımıza da herkesin saygı duymasını rica ediyoruz. Neticede burası binlerce üyesi, milyonlarca taraftarı olan ülkemizin en şanlı spor kulübüdür. Ayrıca Fenerbahçe Spor Kulübü’nde demokratik hakkını kullanarak başkan adayı olacak bir kongre üyesinin, mevcut başkandan icazet alması gerekiyor mu? Adaylığımı ne şekilde açıklasaydım sorun olmazdı?
Şartları uyan, isteyen her üye çıkıp adaylığını açıklayabilir. Her adaylığını açıklayanı bölücülükle, FETÖ’cülükle, kulüp menfaatlerine zarar vermekle suçlarsak camia olarak maalesef demokrasiden uzaklaşırız. Bizim her adaya saygımız var. Ama herkes de diğer adaylara saygı duymalı.Sayın başkanımız da bugün adaylığını açıkladı, camiamıza hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Zaten seçim rekabetinin daha şimdiden camiamıza ne kadar faydalı olduğunu da görüyoruz; Kongre üyelerimizle fikir alışverişinde bulunmak için kurulan komiteler, Gerek İstanbul’da gerekse İstanbul dışında yapılan etkinlikler, yemekler ile yönetimimiz kongreye dokundu. Yıllardır söylenen ama bitmeyen projelerdeki ilerleme söylemleri, Çok yakın zamanda stadımızda verilecek konserler… Altyapıda yapılacağı söylenen değişimler, yatırımlar, saha sayılarının artırılması, Hak etmemize rağmen 1959 öncesi sayılmayan ulusal şampiyonluklarımızın tescili için yapılan çalışmalar ve söylemler ve daha niceleri… Evet, seçim rekabetinin Fenerbahçemize ne kadar fayda sağladığına, hep birlikte şahit oluyoruz.
Gelelim 3 Temmuz’a;
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, 3 Temmuz Fenerbahçeliyim diyen herkesin kırmızıçizgisidir. Çeşitli aşamalarıyla, daha çok uzun yıllar sürebilecek bu sürece, camiada görev alacak her başkan ve yönetim tüm bireyleriyle sonuna kadar sahip çıkmak ve haklarımızı savunmak zorundadır! Bizim de seçildiğimiz takdirde bu alçak saldırının peşini asla bırakmayacağımıza, uğradığımız zararların tazmini için var gücümüzle çalışacağımıza hiç şüpheniz olmasın.
Bu arada bugünden sonra, bu bayrak yarışı için adaylığını açıklamış 2 başkan adayı olarak eşit şartlarda yarışmamızı temenni ederim. Kulübümüz tarafından da ifade edildiği gibi, resmi yayın organlarımızın tarafsız ya da en azından her adaya eşit mesafede olmasını, bu durumun sözde kalmamasını diliyorum. FB TV’de adaylığımın, 3.şahıslar tarafından sorgulanmasını da hiç şık bulmadım.
Ayrıca şeffaflık adına yarın itibariyle kesinleşecek oy kullanabilir durumdaki delege listelerinin, yapacağımız başvuru ile bize de verilerek eşit delege listelerinde şeffaflığın sağlanmasını umuyorum. Sadece oy verecek üyelerimizin isimlerini içerecek olan bu listenin verilmesini engelleyecek herhangi bir kanuni engel yoktur. Bununla beraber, bu listenin verilmesini mecbur kılacak bir kanuni mecburiyet de yoktur. Yani, demek istediğim, bu listenin bir adaya verilmesi tamamen ve tamamen yönetimin vicdanına kalmıştır. Umarım burada adil ve aklı selim davranılır.
Sevgili İzmirliler ve bizi dinlemek için bugün İzmir’e gelen Değerli Fenerbahçeliler,
Ben ve arkadaşlarım, bir gün dahi seçimi ve seçilmeyi Fenerbahçe menfaatlerinin önüne koymadan, vicdanların kabul etmeyeceği hiçbir oluşum içine girmeden, ortak tutkumuz Fenerbahçe için ne yapabiliriz düşüncesiyle kendi yol haritamızda ilerledik, kalan 65 günde de aynı şekilde devam edeceğiz.
Keza aynı şekilde, Fenerbahçe’nin tabanından gelen sese kulak verdik ve bu desteği resmiyete dökelim diye bir imza hareketi de başlattık.
Başkan adaylığı için gerekli olan 200 imzayı sembolik olarak binlere çıkaralım ki camiadaki değişim ve dönüşüm isteyenlerin tavrı anlaşılsın, güçleri hissedilsin istedik.
Anlaşmalı noterlerimiz olmasına rağmen, kongre üyelerimiz Türkiye’mizin her yerinden kendi noterlerine gidip bize imzalarını ulaştırıyorlar. Burada imza veren ve sitemize girip iletişim bilgilerini veren herkese can-ı gönülden teşekkürimi sunuyorum, bizim için en büyük motivasyon ve itici güç daha hiçbir seçimde görülmemiş sizden gelen bu destek, halk hareketi, teveccüh…
Şu anda bu salonda da imza vermek isteyen ve hala vermemiş olan varsa dışarda noterlerimiz var. Siz de bu kitlesel harekete katılıp değişim isteyenler gibi gücünüzü gösterebilirsiniz.
Bizim gibi düşünen binler on binler oldu; kartopu her geçen gün büyüdü, hızla da büyümeye devam ediyor.
Şimdiden bir olduğumuzu, biz olduğumuzu, eskisi gibi birbirine sıkı sıkıya bağlı bir aile olduğumuzu bugüne kadar yaptıklarınızla bizlere fazlasıyla hissettirdiniz.
SİZE HEP KALPLERİMİZ BERABER DİYORUM
Aynı samimiyet ve inançla en büyük destekçimiz olan sizlere, sosyal medyadan desteğini esirgemeyen;
Bizimle hiç tanışıklıkları olmamasına rağmen sosyal medyada yapılan saldırılarda bize sahip çıkan, kalkan olan, tüylerimizi diken diken yapan videoları yaratan ve yayan, çocuğuyla ailesiyle güzel dileklerini bizimle sosyal medya ortamında paylaşan, pankartlar yapan, Türkiye’nin dört bir köşesini #sendeyaz ve #Alikocgeliyor stickerlarıyla donatan, binasını – arabasını pankartlarla süsleyen, tüm bunları da tamamen gönüllülük esasına dayalı şekilde hiçbir menfaat beklemeden yapan her Fenerbahçeli ’ye şahsım ve ekibim adına yürekten teşekkür ederim. Bunun için hep kalpler beraber diyorum.
Özellikle sosyal medya konusunda ricam, her tür olası provokasyondan kaçınmanız, küfür ve hakaret konusuna bir aile hassasiyeti ile yaklaşmanız. Daha önce de belirttiğim üzere birbirimizi sevmek zorunda değiliz, saygı göstermek zorundayız.
Biz, kavganın değil iyiliğin, suçlamaların değil camiayı kucaklamanın kazanacağına yürekten inanıyoruz.
Birbirimize olan koşulsuz sevgimiz, saygımız ve inancımız galip gelecek.
Değerlerimize sahip çıkalım;
Fenerbahçe’nin bir spor kulübünden çok daha fazlası olduğunu; Türkiye olduğunu, Atatürk olduğunu, ülkemizin aynası olduğunu, mazisini tarihini ve sorumluluklarını gelecek nesillere aktarmak en büyük vazifemiz.
Bir kez daha sizlere ve bizleri izleyenlere sesleniyorum;
Fenerbahçemizin geleceği için atılan bu adımlarda benim de payım var diyebilmek için 3 Haziran günü sandığın başında olun, camianın sesi olun.
İnanın bir oy, sadece bir oy demek değil. 3 Haziran günü vereceğiniz bir oy, milyonlara ses, geleceğe ışık olacak.
Yola çıkarken sizlere inanarak, güvenerek yola çıktım. Hep beraber yeni bir atılım yapmaya, yeni bir hikâye yazmaya, yeni bir sayfa açmaya hazır mısınız?
Beni bir umut olarak görmeniz bugüne kadar ki hayatımdaki en büyük onurum. Siz her şeyden çok sevdiğiniz Fenerbahçenizin başkanlığına beni layık görüyorsunuz, Fenerbahçe’yi emanet etmek için bana güveniyorsunuz. Güven kazanmak çok zordur. Unutmayın ki, güveniniz, emanetiniz ben de ve arkadaşlarım da emniyetedir.
Çıktığımız bu yolda bize yoldaşlık yapan herkese müteşekkiriz. Sizin yol arkadaşlığınız cesaretimizin en büyük sebebidir.
Teşekkür ederim.
Kalpler Beraber.